KÜÇÜKVAR: EMEKLİLER; VİKTOR HUGO’NUN DEĞİL, BİZİM SEFİLLER!.

Türkiye Emekliler Derneği Zonguldak Şubesi Genel Sekreteri Adnan Küçükvar, yazılı bir açıklama yaparak ekonomik darboğaz ve geçim sıkıntısının toplumu bunalıma sürüklediğine vurgu yaparak, Türk toplumun içinde bulunduğu ekonomik duruma, ünlü Fransız Yazar Viktor Hugo’nun Sefiller isimli klasik eserindeki yaşanan olaylardan örneklemeler yaparak eleştirilerde bulundu. Beyin ve akciğer dokusunun acıya duyarsız olduğu iddia edilse de ‘İnsanın neresi ağrıyorsa, canı oradadır’ sözü, günümüzde de geçerli. Ormanlarımızla birlikte canlarımızın yandığı bir ortam da… ‘Canımızın yandığı yerler’e tıbbi değil, toplumsal açıdan bakalım. İşgücü(çalışan) sayısının 35.5 milyon olduğu ülkemizde, atıl işgücü(gerçek işsiz) sayısının 12 milyon olması yanında; 19-25 yaş aralığında kayıtlı 4 milyon 749 bin gencin ‘ne işte ne okul da’ olmaması da canımızı yakıyor. Eskiden ‘Dev Genç’ ve ‘Sev Genç’ vardı. Bu gün türeyen ‘Ev Genç’ profilinin toplum üzerindeki depresyonunu düşünün! Depresyonun topluma ‘resmi yansıma’ hali ise daha feci. 2023’te kullanılan antidepresan ilaçların kutu adeti 65.5 milyon. Maliyeti ise  3 milyar 240 milyon. Can yakan manevi tahribatın boyutu ise belli değil. Aile/çocuk realitesi açısından… Türkiye de 650 bin çocuk, uyuşturucu ve adli suçtan fişlenmiş. Çocuk demişken; çocuk nüfusu azalırken, çocuk işçi nüfusu artıyor. 2024 itibarıyla sayı 970 bin olmuş. Merkezi Eğitim Merkezleriyle sayı 1.5 milyonu aşmış. 2024 itibarıyla çalışırken ölen çocuk sayısı 71 olmuş. Enflasyon/hayat pahalılığı bir tarafta dursun! İcra-iflas dairelerinde dosya sayısı 2024’te 32 milyon 703 bin 768 olmuş. Son 9 yıl da artış 6.5 milyon. Karayollarındaki ‘canımız’ olan konu ve rakamlarda ilginç. Geçtiğimiz yıl 500 bin ehliyet, alkol ve uyuşturucudan iptal edilmiş. Çeşitli nedenlerle el konulan 690 bin ehliyet için ‘af önergesi’ verilmiş. 2 yıl önce 31 bin ehliyetin iadesi sonrası trafik kazalarında artış, sayılarla sabit. Son yılların aktüel konularından biri de çoğunluğu ‘kent yoksulu’ durumunda olan emeklinin ahval-i vaziyeti.16 milyon emekli içinde, açlık sınırı ve asgari ücret altında maaş alan 8 milyon emekli açısından ‘durum’ tam da ‘insanın /toplumun neresi ağrıyorsa, canı oradadır’ türünden. Emeklilik, yasa/statü açısından oturtulmamış/oynak bir zeminde... İlginçtir, 10-12 bin lira kök maaşı olan emekli var, ‘asgari/en az’ diye 16.881 TL maaş alan emekli var. 229 bin lira maaşı olup, 149 bin lira ekstradan ‘emekli maaşı’ alan 300 civarında milletvekili(!) de var. 229 bin +149 bin lira emekli maaşı alan vekiller yanında;  çalışırken ödediği vergilerle maaşını kutsallaştıran, ekonomiye alın ve akıl teriyle katkı yapıp, tecrübesini sonrakilere aktaran; buna rağmen açlık sınırı ve asgari ücret altında maaş alan emekli, ‘kent yoksulu’ ötesinde “Sefil’in önde gideni” değil de nedir! En kötü tarafı, emeklimizin ‘Viktor Hugo’nun değil, bizim sefillerimiz’ olması. Sefiller, Victor Hugo'nun 1862 tarihli başyapıtı. Ailesine ekmek götürebilmek için hırsızlık yapan ve bu yüzden kürek mahkûmiyetine çarptırılan bir adamın (Jean Valjean) hikâyesi. roman, yoksulluğu, toplumsal adaleti ve dayanışmayı anlatıyor.