7 Haziran’da yapılacak olan milletvekili seçimlerinde geri sayım başladı. Seçime 25 gün var ama hiçbir heyecan, hiçbir hareketlilik yok. Baştan eski Bakan Zeki Çakan ve eski Vali Yavuz Erkmen ile iyi bir çıkış yakalayan MHP finish’e doğru yoruldu mu bilinmez hız kesti. Çakan ve Erkmen her ne kadar büyük efor harcasalar da, görünen o ki, arkalarındaki ekip ve lojistik destek yetersiz kalıyor. *** CHP’de ise parti içi demokrasi gereği eğilim yoklaması ile sıralamaya giren adayların sokakta karşılığı yok. Turpçu ‘Ben nasılsa parayı baştan harcadım ve birinci sırayı kaparak seçilmeyi garantiledim’ mantığı ile liste başı olarak kendisinden beklenen performansı göstermezken, ikinci sıra adayı olan avukat seçim bölgesindeki gazetecilerden bile kaçarak seçim kampanyası yürüttüğünü sanıyor. En çok mücadele eden üçüncü sıra adayı Deniz Yavuzyılmaz ise ilkelerinden ödün vermeme adına alışıla gelmişten farklı bir çalışma metodu ile seçim kampanyası sürdürüyor. Metodun adı, ‘Ben parasız da siyaset yapılabileceğini herkese göstereceğim’ Bu metod ne kadar kabul görür bilinmez… Harun Akın ve A.İhsan Köktürk hayal kırıklığına uğramış olmalarına ve seçilme şanslarının çok zayıf olmasına rağmen seçim bölgelerinde gerekli çalışmaları sürdürüyorlar. *** AKP’de ise işler çok farklı olmamakla CHP’ye nazaran daha organize daha profesyonel. Birinci sıra adayı eski savcı Özbakır, matematiksel olarak seçilmeyi garantilemiş gibi görünmesine rağmen canla başla kapı kapı dolaşıyor, partisine oy istiyor. İkinci sıra adayı Çaturoğlu Ereğli ve Alaplı Bölgelerinde karşısındaki diğer partilerin adaylarına oranla çok daha fazla aktif. Ancak, AKP’nin üçüncü sıra adayı mevcut milletvekili Özcan Ulupınar şaşırtıyor! Ulupınar’da 2011 de ilk defa seçime girdiği dönemdeki heyecan da yok, gayrette… Halbuki en çok Ulupınar’ın çalışması gerekir diye düşünüyor herkes. Çünkü, sıralamadaki yeri sıkıntılı… Ama AKP’nin 4’üncü sıra adayı Emine Çift ve 5’inci sıra adayı Akın Kaymak birinci sıra adayı gibi çalışarak üst taraftakilere destek veriyorlar. Seçimin son on gününe girildiğinde AKP’nin iktidarın gücü ve imkanlarından faydalanacağını, maddi yardım, kumanya, kömür yardımı vs. her türlü argümanı da kaybetmemek adına devreye sokacağını da hesap edersek bu seçimin favorisi yine AKP olarak görünüyor.      YANGIN VE SU YÜZÜNE ÇIKAN ACI GERÇEK   Kozlu Sahilinin nezih mekânlarından, kıyı kenar kanununa uygun iki yapıdan biri olan Moda Kafe’den 13 Mayıs 2015 Çarşamba günü sabahı alevler yükseldi. Çam ağacından inşa edilmiş yapıda Fritöz kablosundan çıkan ufak bir kıvılcım kısa sürede bütün yapıyı kül etti. Ağaç yapının vernikli olması alevleri kontrol edilemez hale getiren başka bir unsurdu. Kozlu’dan gelen itfaiye ekibi etkisiz ve çaresiz kalınca Zonguldak itfaiyesinden destek istendi. Ancak destek değil tüm söndürme ve soğutma çalışmasını Zonguldak İtfaiyesi gerçekleştirdi. Kozlu Belediyesine Ertan’ın Almanya’da iki haftadan uzun süre kalarak aldığı modası geçmiş itfaiye araçları konu mankeni olmaktan öteye gidemedi. Kozlu Belediyesinin İtfaiye teşkilatının yapısı ise ayrı bir acı gerçeği gözler önüne seriyordu. Eski Belediye Başkanının makam şoförü itfaiyeci, 30 Mart seçimleri öncesinde Ertan için parti bayrağı sallayan hiçbir eğitimi olmayan taşeron işçisi itfaiyeci. Avrupa da ve ABD’de en az polis ve asker olmak kadar önemli olan ve çok zor eğitimlerin ardından başarılı olanlara verilen itfaiye eri unvanı bizim ülkemizde özellikle de Kozlu Belediyesinde üzerindeki kıyafeti çıkartıp itfaiyeci kıyafeti giymek kadar basit bir olay! Gerçi Moda Kafe yangınına müdahale eden Ertan’ın itfaiye erlerinin üzerinde o kıyafetler de yoktu ya… İşin başka bir hazin tarafı ise, asıl itfaiyecilik deneyimi olan ve Kozlu Belediyesinin uzun süre itfaiye amirliğini yapmış deneyimli bir elemanı olan Ali Öztürk’ün sırf başkanın tepkisi yüzünden belediyenin alt yapı yani kanalizasyon işlerinde çalıştırılmak suretiyle cezalandırılmaya çalışılması gibi gaflet hali… İşi bilenler alt yapıya sürgüne, Bilmeyenler itfaiye teşkilatına… Eski modası geçmiş araçları Almanya’dan devrim yapmış gibi getiren Ertan efendi, Ekmek teknesi elinden göz göre göre yanıp yok olup giden insanların halini izlerken hiç mi vicdan azabı çekmedin? Moda Kafenin yanarak yok olup gitmesinde hiç mi kendinde sorumluluk duygusu hissetmedin? Şimdi doldur doldurabildiğin kadar yandaşı İtfaiye teşkilatına. İtfaiyecisi olmayan, Almanya’dan gelme uzun merdivenli araçlarının da merdivenini başka bir yerlerde kullanırsın artık.